SİTEME HOŞ GELDİNİZ...
 
BİLAL KARTAL
İSLAM PORTALI  
  ANA SAYFA
  İLETİŞİM
  RESİM GALERİSİ
  ÜYE OL
  GÜNLÜK HADIS
  HADİSLER
  İLAHİLER
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İSİM SÖZLÜĞÜ
  NUR KÖŞESİ
  GÜNLÜK DUA
  BEDİÜZZAMAN MERKEZİ
  SİYER BÖLÜMÜ
  HAVA DURUMU
  NAMAZ VAKİTLERİ
  TAKVİM
  1 AYET 1 HADİS
  PEYGAMBER EFENDİMİZİN(S.A.V.) MUCİZELERİ
  KUR'AN ÖĞRETMENİ
  EZAN DİNLE
  HAYATÜS-SAHABE
  ÖLÜM KIYAMET AHİRET CENNET CEHENNEM
  KABE İMAMLARI GÖRÜNTÜLÜ HATİM
  SIDDIK MİNŞEVİ GÖRÜNTÜLÜ HATİM
  ABDÜSSAMED ABDÜLBASİD GÖRÜNTÜLÜ HATİM
  CEVŞEN-ÜL KEBİR
  TESBİHATLAR
  DUALAR
  RİSALE-İ NUR'DAN SOHBETLER
  DİNİ ÇİZGİ FİLMLER
  DİNİ FİLMLER
  DİNİ ŞİİRLER
  DİNİ BELGESELLER
  SONSUZ NUR
  NAMAZ HOCASI
  KARIŞIK MULTİMEDYA
  KUR'AN MEALİ
  SALAVATLAR
  KANDİLLER
  İLMİHAL
  KANDİL MESAJLARI
DESİGN BİLAL KARTAL
KANDİLLER

BERAT GECESi

bismillah
 
  berat  
 
 

Cenab-i Hak buyuruyor:
' Apaçik kitaba yemin olsun ki, Biz Kur'an-i mübarek bir gecede indirdik. Biz, gerçekten uyariciyiz. O mübarek gecede, her hikmetli is katimizdan bir emirle ayirt edilir. ..' (Duhan, 44/1-4)

Ayette geçen, ' mübarek gece 'den maksat; Berat  gecesidir . Kur'ânin bu gecede, Yedinci semadan dünya semasina indirildi. Kadir gecesinde ise ilk kez Peygamber Efendimize indirilmeye baslandi.

Bu gecenin, dört adi vardir. "Mübarek gece", "Berae gecesi" "Sakk gecesi", "Rahmet gecesi". Ve denildi ki bununla Kadir Gecesi arasinda kirk gün vardir. Berae ve Sakk gecesi denilmesi hakkinda da denilmistir ki, haraç tamamen alindigi zaman beraetlerini (temize çikmalarini) dile getiren bir sakk (bir sened) yazildigi gibi, Allah Teâlâ da bu gece mümin kullarina beraet yazar . Ve denilmistir ki bu gecede bes özellik vardir:


Bu gecenin bes özelligi vardir:

1) Bu gecede önemli islerin seçimi ve ayirimi yapilir.
2) Bu geceyi ibadetle geçirenlere yardimci olmasi amaciyla Allah tarafindan melekler gönderilir.
3) Bu gece bagislanma ve af gecesidir.
4) Bu gecede yapilan ibadetlerin fazileti çok büyüktür.
5) Bu gecede Peygamberimize sefaat yetkisinin tamami verilmistir. Bu yetkinin üçte biri Saban'in onüçüncü günü, üçte biri Saban'in ondördüncü günü, geri kalan üçte biri de Saban'in onbesinci günü verilmistir.

Sevgili Peygamberimiz (a.s.) buyuruyor:

" Her kim bu gece yüz rekat namaz kilarsa yüce Allah ona yüz melek gönderir. Otuzu ona cenneti müjdeler, otuzu ona cehennem azabindan teminat verir. Otuzu da ondan dünya afetlerini savarlar, O'nu da ondan seytanin tuzaklarini hilelerini savarlar. "

" Yüce Allah bu gece ümmetine öyle rahmet eder ki Kelb kabilesinin koyunlarinin killari sayisinca. "

" Yüce Allah bu gece bütün müslümanlara magfiret buyurur ancak kâhin, sihirbaz, yahut çok kin güden veya içkiye düskün olan, yahut ana-babasini inciten, veya zinaya israrla devam eden müstesna. "

'Saban ayinin 15. gecesini ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü yüce Allah, bu gece dünya semasina rahmetiyle tecelli eder ve; 'tevbe eden yok mu! Onu affedeyim. Rizik isteyen yok mu, ona rizik vereyim, hastaligindan sifa isteyen yok mu ona sifa vereyim. Yok mu sunu isteyen yok mu bunu isteyen' der. Bu durum, sabaha kadar devam eder '

' Ameller, bu ayda âlemlerin Rabb'i yüce Allah'a arz edilir. Ben de amellerimin oruçlu iken Allah'a arzedilmesini isterim '

Rahmeti gazabini geçen Yüce Rabb'imizin hayir ve bereketini, af ve magfiretini yagmur gibi üzerimize yagdirdigi bu mübarek geceyi firsat bilip tevbe, dua ve niyaz ile geçirmeli; bu ilâhî ziyafetten faydalanmak için elimizden gelen gayreti göstermeliyiz.

Insanlarin bir sene içerisindeki riziklari, zengin veya fakir olacaklari ve ecelleri gibi mühim hususlar o gece içerisinde meleklere bildirilir. O geceyi ibâdet ve tâatla geçirmek ve nafile namaz kilmak sevaptir.  Nitekim Peygamber Efendimiz bu geceyi ibadetle geçirmis ve dua etmistir:
Geçtigimiz yil, Berat gecesine erisip de ölümü akillarindan bile geçirmeyen birçok insan, dünyadan göçüp gitmistir. Ölüm, herkes için mukadderdir. Hiçbirimizin, bir sene daha yasayacagina garantisi yoktur. O halde, yüce Allah'in bizlere bahsettigi Berat gecesi gibi mübarek vakitleri güzelce degerlendirelim. Bu vakitlerin, bir ganimet oldugunu bilelim. Yüce Rabbimizin, her zaman açik olan tevbe kapisina yönelelim. Bu geceyi, gafletle geçirmeyelim. Yakinlarimizi, komsularimizi, yoksullari görüp gözetmeyi unutmayalim. Birbirimize, sevgi ve saygi gösterelim. Hep iyilige yönelelim.


Berâat Gecesi, bu gecede hiç olmazsa bir tesbih namazi kilinir.
Berâat gecesinde 100 rek'atli hayir namazi vardir ki, kilan kimse o sene ölürse, sehitlik mertebesine nâil olur.
Namaza söyle niyet edilir:
"Yâ Rabbî, niyet ettim senin rizâ-i serîfin için namaza. Beni afv-i ilâhîne, feyz-i ilâhîne mazhar eyle. Kasvet-i kalbden, dünya ve âhiret sikintilarindan halâs eyleyip süedâ defterine kaydeyle, Allâhü Ekber'


Her rek'atte Fâtiha-i serîfeden sonra 10 Ihlâs-i serîf okunur.
Iki rek'atte bir selâm verilerek 100 rek'atte tamamlanir. 
Her rek'atte 100 Ihlâs-i serîf okumak sûretiyle 10 rek'at olarak da kilinabilir.

Namazdan sonra, (Hz. Allâh'in HÛ ism-i serîfinin ebced hesâbina göre adedi olan) 11 sey, (TÂHÂ'nin ebced hesâbiyla adedi olan) 14 kere okunur. (TÂHÂ Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz'in ismidir.)

Okunacak olanlar:

Istigfâr-i serîf: 14 kere 
Salevât-i serîfe: 14 kere 
Fâtiha-i serîfe (besmeleyle): 14 kere 
Âyetü'l-Kürsî (besmeleyle): 14 kere 
'Lekad câeküm...' (besmeleyle): 14 kere [2] 
14 kere 'Yâsîn' dedikten sonra 1 Yâsîn-i serîf [3]
Ihlâs-i serîf (besmeleyle): 14 kere 
'Kul eûzu birabbil-felak...' (besmeleyle): 14 kere
'Kul eûzu birabbin-nâs...' (besmeleyle): 14 kere
14 kere:
" Sübhânallâhi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-aziym '
Salevât-i serîfe (Salât-i Münciye okumak efdaldir): 14 kere 
 Bunlardan sonra duâ yapilir.
 




Kaynaklar:
1) Elmali Tefsiri - Duhan Suresi
2) Mübârek Gün ve Gecelerde Yapilmasi Tavsiye Edilen DUÂ ve IBÂDETLER, Hasan ARIKAN,   FAZILET NESRIYAT ve TICARET A.S.

 


KADiR GECESi

 

MiRAC KANDiLi

bismillah
 
  17_1  
 

"Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kismini gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kildigimiz Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sifatlardan münezzehtir; O, gerçekten isitendir, görendir." (Isra :1)

Mirac Gecesi, Recep ayinin 27. gecesidir. Mirac mucizesi, hicretten bir buçuk yil önce, 621 yili baslarinda vuku bulmustur. Olayin iki asamasi vardir. Birinci asamada Hz. Peygamber (s.a.v) Mescidül-Haram'dan Beytü'l-Makdis'e (Kudüs) götürülür. Kur'an'in andigi bu asama, gece yürüyüsü anlaminda isra adini alir. Ikinci asamayi ise H z. Peygamber (s.a.v)'in Beytü'l-Makdis'ten Allah'a yükselisi olusturur. Mirac olarak anilan bu yükselme olayi Kur'an'da anilmaz, ama çok sayidaki hadis-i serifde ayrintili biçimde anlatilir.
Hadis kitaplarinda rivayet edildigi üzere:
Hz. Peygamber (s.a.v) Burak ile Beytü'l Makdis'e vardiktan sonra oradaki büyük ve sert kayadan göge çikarildi. Her bir gökte peygamberlerden biriyle görüstü, nice nice melekler gördü. Cennet ve cehennemin durumlarini gördü, Sidre-i Müntehâ'ya geçti, Allah'in melekût âleminden bir çok acaib seyler gördü. Nihayet bes vakit namazin farz kilinmasi emri ile ayni gecede geri döndü.


Sabahleyin Mescid-i Haram'a çikip Kureys'e haber verdi. Hayret etmek ve kabul etmemekten kimi el çirpiyor, kimi elini basina koyuyordu. Iman etmis olanlardan bazilari dönüp dinden çikti. Birtakim erkekler Ebû Bekir'e kostular.
Ebu Bekir;
"Eger o, bunu söylediyse süphesiz dogrudur" dedi.
Onlar:
"Onu bu konuda da mi tasdik ediyorsun?" dediler.
O da:
"Ben onu bundan daha ötesinde tasdik ediyorum, sabah aksam gökten getirdigi haberleri yani peygamberligini tasdik ediyorum" dedi. Bunun üzerine kendisine Siddik unvani verildi.
Kureysliler içinde Beytü'l-Makdis'i o zamanki haliyle bilenler vardi. Bunlar, onun vasiflari ve durumuyla ilgili sorular sordular, tanimlamasini istediler. Derhal Hz. Peygambere Beytü'l-Makdis gösterildi. Bunun üzerine ona bakip anlatiyordu.
"Gerçi Beytül-Makdis'i tanimlamada isabet etti." dediler.
Sonra:
"Haydi bakalim bizim kervandan haber ver, o bizce daha önemlidir, onlardan bir seyle karsilastin mi?" dediler.
Peygamber (s.a.v)
"Evet, falancanin kervanlariyla karsilastim, Revhâ'da idi. Bir deve kaybetmisler ariyorlardi. Yüklerinde bir su kadehi vardi. Susadim onu alip su içtim ve yine eskiden oldugu gibi yerine koydum. Geldiklerinde sorun bakalim kadehte suyu bulmuslar mi?" buyurdu.
"Bu da diger bir alâmettir" dediler. Sonra sayilarin, yüklerini ve görünüslerini sordular.
Bu defa da kervan oldugu gibi Hz. Peygambere gösterildi ve sorduklarinin hepsine cevap verdi ve buyurdu ki:
"Içlerinde falan ve falan önde, boz renkte bir deve üzerinde dikilmis iki harar oldugu halde falan gün günesin dogmasi ile beraber gelirler".
Bunun üzerine:
"Bu da diger bir âyettir" dediler ve o gün hizla Seniyye'ye dogru çiktilar. Günes ne zaman dogacak da onu yalanci çikaracagiz diye bakiyorlardi. Derken içlerinden birisi:
"Günes dogdu!" diye haykirdi. Diger birisi de:
"Iste kervan geliyor, önünde boz bir deve ve içlerinde falan ve falan da var, tipki (Hz. Muhammed'in) dedigi gibi" dedi. Böyle oldugu halde yine iman etmediler de:
"Bu apaçik bir büyüdür." dediler.


Bazilari göge yükselmenin de " Burak " üzerinde meydana geldigini söylemisler ise de gerçek olan sudur: Mescid-i Aksâ'ya kadar Isrâ (gece yolculugu) Burak ile olmus. Ondan sonra Mirac, asansör kurulmustur.


Ebu Sa'îd-i Hudrî'den rivayet olundugu üzere Resulullah buyurmustur ki:
"Beytü'l-Mak-dis'te olanlari bitirdigim zaman Mirac getirildi ki, ben ondan güzel bir sey görmedim. Ve o, odur ki, ölünüz can çekisme vaktinde gözlerini ona diker. Arkadasim, beni, onun içinde kapilardan bir kapiya ulasincaya kadar çikardi ki, ona "Koruyucu melekler kapisi" denir. Koruyucular kapisi, gök koruyucularinin bekledigi dünya gögü kapisidir. Nitekim bu konuda "Ve onu, her kovulmus seytandan koruduk" (Hicr, 15/17) buyurulmustu.

15_17

Ve Ebu Sa'îd-i Hüdrî'nin diger bir rivayetinde su detayli açiklama vardir:
"Sonra Mirac getirildi -ki insanlarin ruhu onda göge yükselir Baktim ki, gördügüm seylerin en güzeli; görmez misin ölmek üzere olan kimse, ona nasil gözünü diker? Bunun üzerine dünya gögü kapisina kadar yükseltildik. Cebrail kapinin açilmasini istedi.
"O kimdir?" denildi.
"Cibril" dedi.
"Yanindaki kim?" denildi.
"Muhammed" dedi.
"Öyle mi?
O Peygamber olarak gönderildi mi?" denildi.
O, "evet" dedi.
Hemen kapiyi açtilar ve beni selamladilar. Bir de ne bakayim görevli bir melek gördüm ki gögü koruyor ve ona Ismail deniliyor, emrinde yetmisbin melek ve her birinin emrinde yüzbin melek var. "Burada Resulullah (s.a.v) su âyeti okudu:

74_31

" Biz cehennemin islerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmisizdir. Onlarin sayisini da inkârcilar için sadece bir imtihan (vesilesi)  yaptik ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye ögrensin, iman edenlerin imanini atrttirsin; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler süpheye düsmesinler, kalplerinde hastalik bulunanlar ve kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istemistir ki?" desinler. Iste Allah böylece, diledigini sapiklikta birakir,  diledigini dogru yola eristirir. Rabbinin ordularini, kendisinden baskasi bilmez. Bu   ise, insanlik için ancak bir ögüttür. " (Müddessir, 74/31)
ve buyurdu ki:
Derken bir adam ile beraberim ki, sekli Allah'in yarattigi günkü gibi, ondan hiçbir sey degismemis, kendisine soyundan olan insanlarin ruhu arzediliyor:
"Mümin ruhu, hos ruh, hos kokuludur. Bunun kitabini (iyilerin defterin)de kilin" diyor. "Kâfir ruhu ise; kötü ruh, kötü kokuludur. Bunun kitabini (kötülerin defterin) de kilin" diyor.
"Ey Cibril! bu kim?" dedim.
"Baban Âdem" dedi. Ve o, bana selam verdi, gönlümü aldi, hayir ile dua etti
"Hos geldin salih peygamber ve salih evlad" dedi.
Sonra baktim bir toplum gördüm ki, dudaklari deve dudagi gibiydi. Onlara bir takim memurlar görevlendirilmisti, dudaklarini kesiyorlar ve agizlarina atesten bir tas koyuyorlar, bu taslar makadlarindan çikiyordu.
"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim.
O: "Yetimlerin mallarini haksizlikla yiyenlerdir" dedi.
Sonra baktim bir toplum vardi ki, derilerinden sirim kesiliyor ve agizlarina tikiliyor. Ve yediginiz gibi yiyiniz deniliyor. Ve bu onlara en igrenç bir sey oluyor.
  "Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim.
"Bunlar o kogucular, fitnecilerdir ki, insanlarin etlerini yerler ve sövmek ile irz ve namuslarina saldirirlar." dedi.
Sonra baktim bir toplum var ki, önlerine bir sofra kurulmus, üzerinde benim gördügüm etlerin en güzellerinden kebaplar var, etraflarinda da lesler var. Onlar, o güzel etleri birakip bu leslerden yemege basladilar.
"Bunlar kim? Ey Cebrail!" dedim. O:
"Bunlar zinakarlar" dedi. "Allah'in helal kildigini birakirlar da haram kildigini yerler."
Sonra baktim bir toplum var ki, karinlari evler gibidir. Bunlar Firavun ailesinin yolu üzerinde bulunuyor. Firavun ailesi sabah ve aksam atese atilirken bunlara ugruyor, ugradi mi bunlar bir firliyorlar, firlayinca her biri karninin agir basmasi ile düsüyor ve bunun üzerine Firavun ailesi bunlari ayaklariyla çigniyorlar.
"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim...
Dedi ki:
"Bunlar, karinlarinda faiz yiyenlerdir. "onlarin misali kendisini seytan çarpmis olan kimse gibidir".
Sonra birtakim kadinlar memelerinden asilmis ve birtakim kadinlar, bas asagi ayaklarindan asilmis.
"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim. O:
  "Bunlar zina eden ve çocuklarini öldüren kadinlardir" dedi.
Sonra ikinci göge çiktik. Orada Yusuf ile bulustum. Ümmetinden kendine tabi olanlar da etrafinda idi. Yüzü, ayin ondördündeki dolunay gibiydi. Bana selam verdi, hos geldin dedi.
Sonra üçüncü göge geçtik. Orada iki teyzeoglu; Yahya ve Isa ile bulustum. Giyimleri ve saç sakallari birbirine benziyordu. Bana selam verdiler. Hos geldin dediler.
Sonra dördüncü göge geçtik. Idris ile bulustum. Bana selam verdi, hosgeldin dedi. Nitekim yüce Allah:

19_57

"Biz onu yüce bir yere yükselttik" (Meryem, 19/57) buyurmustur.
Sonra besinci göge geçtik. Orada milletine sevdirilmis olan Harun ile bulustum. Etrafinda ümmetinden birçok tabileri vardi, uzun sakalli idi. Sakali hemen hemen göbegine degecekti. Beni selamladi, hosgeldin dedi.
Sonra altinci göge çiktik, Orada Musa b. Imran ile bulustum. Çok killi idi. Üzerinde iki gömlek olsaydi killari onlardan çikardi. Musa dedi ki:
"Insanlar beni "Allah katinda en serefli olan yaratik" diye iddia ederler. Bu ise Allah katinda benden yalniz daha serefli olsaydi aldiris etmezdim. Fakat her peygamber ümmetinden kendine uyanlarla beraberdir. "
Sonra yedinci göge geçtik. Ben, orada Ibrahim ile bulustum. Sirtini Beyt-i Ma'mur'a dayamisti. Beni selamladi
"Salih Peygamber ve Salih evlad hos geldin" dedi. Bunun üzerine bana denildi ki:
"Iste senin yerin ve ümmetinin yeri."
Sonra Resulullah,


3_68

"Gerçekten Ibrahim'e insanlarin en yakini, zamaninda ona tabi olanlarla su Peygamber (Hz. Muhammed) ve ona iman edenlerdir. Allah müminlerin yardimcisidir." (Al-i Imran, 3/68) âyetini tilavet etti ve buyurdu ki:
"Sonra Beyt-i Ma'mur'a girdim, içinde namaz kildim. Ona her gün yetmisbin melek girer, Kiyamete kadar geri de dönmezler. Sonra baktim bir agaç var ki bir yapragi bu ümmeti bürür. Bunun kökünde bir kaynak akiyor, iki kola ayriliyordu.
"Ey Cibril! Bu nedir?" dedim. O:
"Su rahmet nehri, su da Allah'in sana verdigi Kevser'dir" dedi. Bunun üzerine rahmet nehrinde yikandim, geçmis ve gelecek günahlarim bagislandi. Sonra Kevser'in akis istikametini tuttum ve nihayet cennete girdim. Bir de ne bakayim orada hiçbir gözün görmedigi, kulagin isitmedigi, insan kalbine gelmeyen seyler var.


Namaz Emri
Sonra yüce Allah bana emrini emretti ve elli namaz farz kildi. Ondan sonra Musa'ya ugradim.
"Rabbin ne emretti?" dedi.
"Üzerime elli namaz farz kildi" dedim. O:
"Dön, azaltmasi için Rabbine yalvar. Çünkü ümmetin bunun altindan kalkamaz" dedi.
Rabbime döndüm, azaltmasi için yalvardim. O benden on vakit namaz indirdi. Sonra Musa'ya döndüm. Bu sekilde Musa'ya ugradikça Rabbime dönüyordum. Sonunda bes vakit namaz farz kildi.
Musa, yine:
"Rabbine dön, azaltmasini iste" dedi.
Ben:
"Çok müracaat ettim, artik utandim." dedim.
Bunun üzerine bana denildi ki:
"Sana bu bes vakit namaz, elli namazdir. Bir iyilik on kati iledir. Her kim iyilik yapmaya gayret eder de onu islemezse, onu bir iyilik yazilir, isleyene de on iyilik yazilir. Her kim de bir günah yapmaya tesebbüs eder de islemezse bir sey yazilmaz, islerse bir günah yazilir."

Alâî Tefsiri'nden Âlûsî'nin naklettigine göre, Resulullah'in Isra gecesi biniti bes tane idi. Birincisi Beytü'l-Makdis'e kadar Burak. Ikincisi dünya gögüne kadar Mi'rac; üçüncüsü yedinci göge kadar meleklerin kanatlari; dördüncüsü Sidre-i Münteha'ya kadar Cibril'in kanadi; besincisi Kâbe Kavseyn'e (Mirac gecesi iki yay arasi kadar Allah'a yaklasmasina) kadar Refref (manevî bir binek)

Farsça bir siirde söyle denilmistir:

"Renk Onu, yani Muhammed (s.a.v.)'i âyetlerimizden göstermemiz için geceleyin yürüttük. Bu sekilde Mirac, Peygambere âyet göstermekten ibaret degil, Peygamberin kendisini bir âyet olarak kâinata göstermek olmustur. Gerçekten Necm Sûresi'nin inisi daha önce olduguna göre, Peygamber hakkinda; "Andolsun, O, Rabbinin âyetlerinden en büyügünü gördü" (Necm, 53/18)
 

53_18

anlami daha önce gerçeklesmistir. Ve o, kendisi Allah'in âyetlerinden en büyük bir âyettir. Ve Isrâ'nin hikmeti de ona göstermeden çok, onu göstermeye daha uygundur.

Muhakkak ki, ancak o, herseyi isiten ve herseyi görendir. Tefsircilerin çogu, bu zamiri yüce Allah'a isaret etmek üzere tefsir etmisler ve meâlini söyle açiklamislardir: O noksan sifatlardan münezzeh zattir ki, ancak o, kulunun gizli ve açik bütün hallerini gerçek anlamda gören ve haberdar olan ve bundan dolayi, bu yüksek makama ehil ve layik oldugunu bilendir. Onun için bu makami ona tahsis etmis ve ona bu sekilde ikramda bulunmustur. Bu sekilde âyet, giyabdan (üçüncü sahistan) birinci sahisa iltifat (çevirme) ile baslamis ve birinci sahistan üçüncü sahisa iltifat ile son bulmus olur. Ayni zamanda kâfirlere karsi bir tehdid mânâsini da gerektirir. Ebu'l-Bekâ'nin naklettigine göre, bazi tefsirciler de zamirin Peygambere isaret ettigini söylemis ve âyetin meâlinde demistir ki: "Gerçekten sözümüzü isiten ve zatimizi gören yalniz o kuldur". Bu sekilde üçüncü sahisa iltifat yoktur. Ve âyet, zahirine göre yorumlanmistir. Ancak "zatimizi gören" diye tefsir etmek için açik bir ipucu yoktur. "O gösterdigimiz âyetleri gören" demek daha açiktir. Bununla birlikte Tiybî demistir ki: "Zamirin böyle iki ayri yoruma muhtemel olarak gelmesinin sirri, Hz. Peygamberin yüce Allah'i görmesi ve noksan sifatlardan münezzeh olan Allah'in sözünü isitmesi ve ancak, "Benim yardimimla isitir ve benim yardimimla görür." Hadisi serifin mânâsi üzere olduguna isaret olsa gerektir. (Yunus Sûresi'ndeki "Ya da o kulaklara ve gözlere kim sahiptir?"

10_31

Mirac olayinin gerçeklestigi gece müslümanlarca kadir gecesinden sonra en kutsal gece sayilmis ve bu gecenin ibadetle ihyasi geleneklesmistir. Osmanlilar döneminde, camiler kandillerle donatildigi için Mirac kandili olarak anilan geceyi izleyen gün, cami ve tekkelerde Mirac olayini anlatan ve Miraciye adi verilen siirlerin okunmasi, dinleyenlere süt ikram edilmesi de bir gelenekti.



Geceyi Ihya Etmek Için:

Yatsi namazindan sonra 12 rek'at "Hacet namazi" kilinir.
Beher rek'atte Fâtiha-i serîfe den sonra 10 Ihlâs-i serîf okunur.
Namaza niyet: 
"Yâ Rabbî, rizâ-i serîfin için niyet eyledim namaza. Bu gece yedi kat gökleri ve bütün esrârini göstererek muhabbetin ile müserref kildigin sevgili habîbin Resûl-i Zîsan Efendimiz hürmetine ben âciz kulunu afv-i ilâhîne, feyz-i ilâhîne ve rizâ-i ilâhîne mazhar eyle, Allâhü Ekber."
Namazdan sonra:
4 Fâtiha-i serîfe,
100 defa:
" Sübhânallâhi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-aziym " 
100 Istigfâr-i serîf, 
100 Salevât- serîfe okunup duâ yapilir.
Bu namazda, Ihlâs-i serîfeler 100'er adet okunursa veya bu namaz 100 rek'at olarak kilinirsa; bunu yerine getiren mü'min huzûr-i ilâhîye namaz borçlusu olarak çikmaz.
Mi'rac gecesinden sonraki gün, mutlaka oruçlu olmalidir.
Namaz borcu olanlarin hiç olmazsa 1 günkük namazlarini kaza etmeleri makbul olsa gerekir.

MEVLiD KANDiLi

Insanligin kurtulusu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 571 yilinda Kameri aylardan Rebiü'l-evvel ayinin 12.gecesi dogmustur. Milâdî takvime göre ise bu, 571 yili Nisan ayinin yirmisine rastlamaktadir. Bu mübarek geceye " Mevlid Kandili " denir.

O'nun dogdugu çagda dünyanin her tarafinda cehalet, zulüm ve ahlâksizlik almis yürümüs, Allah inanci unutulmus, insanlik korkunç ve karanlik bir duruma düsmüs, dünya yasanmaz hale gelmisti.

O'nun dogdugu gece, insanligin kurtulusu için çok hayirli ve mübarek bir baslangiçtir.O gecenin sabahi gerçekten de feyizli bir sabahti. Insanlik için yepyeni bir gün dogmus, aydinlik bir devir açilmisti. Bir fazilet günesi ve hidâyet mesalesi olan sevgili peygamberimizin gönderilisi, Yüce Allahin bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur'an-i Kerim'de söyle buyurulmustur:

3_16402

"Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'in âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti ögreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmustur. Halbuki daha önce onlar apaçik bir sapiklik içinde idiler. " (Âl-i Imrân, 164)

Bu gece, müslümanlar arasinda yüzyilllardan beri büyük bir cosku ile kutlanmakta, Sevgili Peygamberimiz derin bir saygi ile anilmaktadir. Büyük Türk Alimi Süleyman Çelebi tarafindan yazilan ve asil adi " Vesiletün'necat " olan mevlid kitabi O'nun dogumunu, üstünlügünü ve mucizelerini en güzel bir sekilde dile getiren degerli bir eserdir.

Peygamberimizin dogum yildönümlerinde okunan mevlidleri saygi ile dinlemek, O'nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç süphesiz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve bagliliginin bir ifadesidir.

Bununla beraber, O'nun ahlâk ve fazilet dolu hayatini ögrenmek ve kendimize örnek almak basta gelen görevlerimizdendir . Asil o zaman O'nun sevgisini ve hosnutlugunu kazanmis oluruz.

Unutmayalim..

21_107

"Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." (Enbiyâ, 107)


O âlemlerin Rabbinden, "Alemlere rahmet olarak gönderildi." Asirlara sigmayacak inkilaplari birkaç sene içerisinde gerçeklestirdi. Evlâtlarini diri diri topraga gömen babalar O'na ve getirdigi prensiplere iman ettikten sonra mükemmellestiler, dünyaya insanlik, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale geldiler. Insanlar O'nun tek emriyle, kökü yüzlerce yil derinde olan aliskanliklarini birakti.
O, yirminci asir insaninin yüzyilda yerlestiremedigi hakki, hukuku, adâleti, hürriyeti, demokrasiyi ve insan haklarini bir solukta yerlestirdi. Böylece cehâlet asri bir saâdet asri olup, çikti. Nihayet asir, asirlara tasti. Ve O, çaglar ötesiyle kucaklasti. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya millete degil, bütün insanliga peygamber olarak gönderilmistir. O'nun diger peygamberlerden en farkli yönlerinden birisi budur. Nitekim Kur'an-i Kerim'de söyle buyurulur:
 

34_28

" Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarici olarak gönderdik; fakat insanlarin çogu bilmezler." (Sebe, 28)

Insanligin her zaman ve mekânda Hz. Peygamber'in teblig ettigi ilâhî mesaja ve bu mesajin hayata geçirilmis sekli olan onun sünnetine ihtiyaci vardir.  O'nu örnek almak, Kur'an'a uymaktir. Çünkü Hz. Aise (r.a.)'nin ifâdesiyle O'nun ahlâki Kur'an'di.( Müslim, Misâfirîn, 139 ). Kur'an-i Kerim, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in inananlar için en güzel örnek oldugunu bildirmekte ve bu hususta söyle buyurulmaktadir:

33_21

"Andolsun, Allah'in rasûlünde sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavusmayi umanlar için ve Allah'i çok ananlar için güzel bir örnek vardir." (Ahzâb, 21)

Bu geceyi nasil ihya edelim?

Bütün insanlik âlemine bir hidayet tarihi açan ve âlemlere halis ilâhî rahmet olan böyle yüksek sanli bir Peygamber'in ümmeti olmakla sereflenmis bulunan biz müminlere ne mutlu!  Bu geceyi vesile bilerek, O'na ümmet olmanin suuruna erebilmek,  Bu gecenin manevî zenginliginden istifâde etmek için en azindan bir tesbih namazi kilalim, bir de Hatm-i Enbiyâ yapalim. O'na  ümmet olan müminlere gevseklik yakismaz. Unutmayalim... Alemlere rahmet olarak gönderilen muazzez Peygamberimizin, dogumunu anarken, yalniz mevlid okumak, ilâhîler söylemek ve kandil simidi dagitmak yeterli degildir, sadece bu geceyi yasamak yeterli degildir. Yüce Allah'in sevgisine, hosnutluguna ve bagislamasina ermenin yegâne yolu, Peygamberimizin yolundan gitmektir...

3_31

"De ki: Allah'i seviyorsaniz bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günâhlarinizi bagislasin..." (Âl-i Imrân, 31)

REGAiP KANDiLi

" Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmistir ki, sizin sıkıntıya ugramaniz ona çok agir gelir.
O, size çok düskün, müminlere karsi çok sefkatlidir, merhametlidir. "
  (Tevbe Suresi, 128)


Allah (c.c) katinda zamanlarin degerleri birbirine esittir. Ancak öyle zamanlar vardir ki o zamanlarda öyle hadiseler olur kI, o vakte diger zaman dilimlerinden daha üstün bir deger kazandirir. Receb-i serîfin ilk Cuma gecesine isabet eden Regâib Gecesi'de bu müstesna zamanlardan biridir. Cum'a geceler böyle kiymetli vakitlerden biridir.Regaib Gecesi gibi iki kiymetli gecede biraraya gelince, bu gece dahada bir kiymetli oluyor. Bu gece, yalvaris ve yakarislarin Yüce Mevla'ya sunuldugu ve O'nun rahmetinden af istenildigi umut, huzur ve müjde gecesidir.

Allah Teâla'nin kullarina lütfunun çoklugu, kereminin bollugu ve pek çok günahkari bagislamasi sebebiyle bu geceye Regaib Gecesi" adi verilmistir. Bu gecenin bu degeri nereden kazandigi hususunda degisik rivayetler bulunmaktadir. Bunlardan biri; Hz.Amine validemizin böyle bir gecede Resulullah (s.a.v)'e hamile oldugunu anladigidir.

Sevgili Peygamberimiz (s.av) Regaib gecesinin içinde bulundugu Recep ayinda çok dua ederr, namaz kilar, oruç  tutar, iyiliklerin her çesidini yapar, sadaka vermeye özen gösterirdi. Resulullah (s.a.v)'in Receb'in ilk persembe gününü oruçla geçirdigi ve cuma gecesinde, bu kandil gecesine mahsus olmak üzere on iki rekât namaz kildigi kabul edilir. Regâib gecelerinde dua etmek, tevbe ve istigfarda bulunmak, bu geceyi kutsal kabul etmek suretiyle çesitli ibâdetlerle geçirmek, genel olarak alimler arasinda kabul görmüstür.

Idrak ettigimiz mübarek Regaib Kandilsi vesilesiyle, ruhumuzu karartan kötü duygu ve düsünceleri kalplerimizden atalim. Ibadetin zevkinden bizi mahrum eden nefsin kötü arzularini frenleyelim. Gönül dünyamizi bulandiran haset, kin, düsmanlik gibi kötü duygulardan temizleyelim.



Bu geceyi nasil karsilmak, nasil ihya etmek gerekir?

Bu gece, oruçlu olarak karsilanmalidir.
Bu gece, kazâsi olanin hiç degilse bir günlük kazâ namazi kilmasi, çok iyi olur.
Bu gecenin ihyâsi, yatsi namaziyla sabah namazini camide cemaatle kilmakla olur . Bu, gecenin ihyâsidir. Bütün günün ihyâsi bu... Yatsi namazi ile sabah namazini camide kilmak, o günün, o gecenin ihyâsi demektir. Insan sabahlara kadar, aksamlara kadar ibadet etmis gibi sevab kazanir.
Bir baska ihyâ sekli zikir ..... "Lâ ilâe illallah " , " Allahümme salli alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âli seyyidinâ muhammed" , "Estagfirullah" , "Sübhànallah" , "Elhamdü lillâh", "Allahu ekber" , "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm", "Allah" gibi sözler mübarek kelimelerdir, cümleciklerdir. Bunlari zikretmek çok sevabdir..
Bazi namazlar vardir, 
Peygamber  Efendimiz (s.a.v.)kilmistir. Bunlardan birisi de tesbih namazi ' dir.
Regâib gecesi, aksamla yatsi arasinda: 12 rek'at  " Hacet namazi " kilinir.
 

Hacet Namazi:
2 rek'atte bir selâm verilerek kilinir.
Fâtiha-i serîfeden sonra her rek'atte 3 " I nnâ enzelnâhü . ..", 12 Ihlâs-i serîf okunur.
Namazdan sonra 7 Salât-i Ümmiye okunup secdeye varilir.

Salât-i Ümmiye:
" Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinin-nebiyyil-ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim "
Secdede 70 defa: " Sübbûhun kuddûsün rabbünâ ve rabbül-melâiketi ver-rûh " okunur.
Secdeden kalkip 1 defa: " Rabbigfir verham ve tecâvez ammâ ta'lem. Inneke entel-eazzül-ekrem " okunur.
Tekrar secdeye varilip yine 70 defa " Sübbûhun kuddûsün rabbünâ ve rabbül-melâiketi ver-rûh " okunur.
Secdeden kalkip duâ yapilir.
Duâda Hz. Allâh'a su sekilde de ilticâ etmelidir: " Allâhümme bârik lenâ recebe ve sa'bân. Ve bellignâ ramazân "
 

 

bismillah
 
  kadir  
 
 

Kur'an-i Kerim'de Cenab-i Hak, bu mübarek gecenin kiymet ve faziletini söyle beyan buyurmaktadir:

"Biz onu (Kur'an'i) Kadir gecesinde indirdik.  Kadir gecesinin ne oldugunu sen bilir misin?  Kadir gecesi, bin aydan hayirlidir.. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her is için iner dururlar.  O gece, esenlik doludur. Tâ fecrin dogusuna kadar." (Kadir Suresi)

Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz buyuruyor,
"Kim Kadir Gecesi'nde inanarak, ihlas ile o geceyi ibadetle geçirirse, geçmis günahlari bagislanir."
" Kadir Gecesi yatsi namazinda cemaatte hazir bulunan, ondan nasibini almistir. "

Müminlerin annesi Hz.Aise (r.a.) söyle diyor :
-Dedim ki: Ya Resullullah, Kadir Gecesi'ni bilirsem onda ne sekilde dua edeyim ? Söyle buyurdu:
- Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa'fü anni . (Allah'im sen affedicisin, affi seversin, beni affeyle.)

Bu mübarek gecede dua sünnettir. O icabet vakitlerinden birisidir. Süfyan-i Sevrî demistir ki, o gece dua etmek,
namaz kilmaktan daha sevaptir. Kur'ân okuyup da dua ederse güzel olur.

Ibnü Hacer Heytemî (rh.a.) Tuhfetü'l-Muhtâc'da der ki:
Kadir gecesini görene, saklamasi sünnettir. Onun kemâliyle faziletine ancak Allah Teâlâ'nin bildirdigi kimseler nail olur.


Kadir Gecesi Kaçinci Gecedir?

Kadir gecesinin, Ramazani serifin 20.sinden sonraki tek gecelerinde aranmasina dair müteaddit hadis serifler varid olmustur. Birinden itibaren tek gecelerde aranmasini tavsiye eden büyüklerimiz de vardir.

         Imami Sa'rani Hazretleri, Kadir gecesinin kaçinci gece oldugunu, Ramazani serifin giris günlerine göre söyle tesbit etmistir.


Pazar günü girerse 29.gece
Pazartesi girerse 21.gece
Sali girerse 27.gece
Çarsamba girerse 19.gece
Persembe girerse 25.gece
Cuma girerse 17.gece
Cumartesi girerse 23.gece
Imami Sarani Hazretleri 30 sene Kadir gecesiyle bu tarife göre müseref olmuslardir. Bir çok Allah dostuda bu usulle Kadir gecesini bulmuslardir.


Kadir Gecesi Oldugu Nasil Anlasilir?

Hava berrak ve güzel olur. O gece hersey Allah'a secde eder. Denizlerin suyu bir an tatlilasir.


Kadir Gecesinde Ne Yapilir?

Bu gece 4 rekat Kadir Gecesi Namazi kilinir.
1.rekatta : 1 Fatiha, 3 Inna enzelnâhü
2.rekatta : 1 Fatiha, 3 Ihlasi Serif
3.rekatta : 1 Fatiha, 3 Inna enzelnâhü
4.rekatta : 1 Fatiha, 3 Ihlasi Serif okunur.


Namazdan sonra 1 defa:
Allahü ekber Allahü ekber La ilahe illalahü vallahü ekber Alahü ekber ve lillahil hamd.
100 defa Elem nesrah leke...
100 defa Inna enzelnâhü....
100 defa Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa'fü anni
okunup dua yapilir.
Mümkünse, kandil gecesi olmasi sebebiyle bir de tesbih namazi kilinir.


Kadir gecesini görmek ne demektir?

Onu görmek demek, ona mahsus olan nurlar ile meleklerin inmesi gibi özelliklere, ilmi ifade eden alametleri görmek yahut öyle bir ilmi ifade eden ve hakikati ancak ehlince bilinen bir kesfe ermektir.


Kadir Gecesi Geçmismidir Yoksa Tekrar Etmekte midir?

Kadir gecesi, meshur oldugu üzere, Kur'ân'in nazil oldugu veya sabahinda Bedir zaferinin vuku buldugu gece olduguna göre o bir defa olmus geçmistir. Her sene Ramazan'da olacak olan onun seref ve hatirasidir, demek olur. Nitekim bazilari onun bir defa olup kalktigini kabul etmislerdir. Fakat Kadir gecesi onlardan dolayi degil, onlar Kadir gecesine rastlamis olduguna göre de Kadir gecesi bütün sene içinde gizli olup, en çok Ramazan'da ve en çok son onunda ve en çok yirmi yedinci veya sonuncu gece olmasi ihtimali en galip bulunan mübarek bir takdir gecesi olarak tekrar eder ki, bilinen, çogunlugun görüsü de budur .


En Mübarek Gece Hangisidir?

Ve "bin aydan hayirlidir" âyetinden ortaya çikan da bu gecenin "günlerin efendisi" olan cuma ve arefe gecelerinden de daha faziletli olmasidir. Bununla beraber bunda da hayli münakasa edilmistir. Bu âyet geregince bunun Mirâc gecesinden de daha faziletli olmasi gerekir. Fakat yukarilarda da geçtigi üzere Resulullah hakkinda Mirac gecesi daha faziletli, ümmet hakkinda da Kadir gecesi daha faziletli oldugu söylenmistir. Fakat Kadir gecesi, sene içinde dönen gizli bir gece olduguna göre bu büyük olaylarin hepsi birer Kadir gecesine tesadüf etmis olmasi, bütün ihtilafi kaldiracak olan en güzel bir sekil olmus olur. Bunlar içinde Kur'ân'in ilk nazil oldugu Kadir gecesi ise, hepsinden en faziletli olan yegane Kadir gecesi olmasi gerektir ki, her Ramazan'in yirmi yedinci gecesi, bunun her sene devretmis olma serefiyle gizli olan Kadir gecesine isabeti en çok düsünülen bir gece oldugu cihetle çogunlugun görüsü burada toplanmistir. Bunun gündüzünde de gecesi gibi dua ve ibadet ile mücahede sünnet olur. Ki bunda çesitli mütâlaalar sebebiyle meydana gelen farkliliklar da ortadan kaldirilmis olur. Zira bilinmektedir ki yer üzerinde bir yerde gece olurken, diger bir yerde gündüz olur. Her iklimde bulunan kendi gecesini ihya etmek suretiyle ayni hayir ve selametten faydalanirsa da gündüzüyle beraber hesap edilmesi, icabet için daha ihtiyatli demektir.

Bütün bu açiklamadan sonra sûrenin kendisinden sonrasina baglanmasindan çikacak olan mânâ da su olur: O okunmasi emredilen Kur'ân'i böyle bir Kadir gecesinde indiren biz büyük san sahibi olan Rabbin oldugumuz için ancak bize secde et ve yaklas. Bu mânâda ise Mirac gecesinin daha yüksek olusunu anlamak mümkün olur. Cenab-i Allah biz kullarini da Kadir gecesinin hayir ve faziletine eren salih kullar zümresine soksun. Alûsî'nin kaydettigi üzere Sofiyye istilahinda Kadir gecesi, Allah yolunu tutanin, sevilen Hakk'a oranla kiymet ve mertebesini taniyacagi özel bir tecelliye erdigi gecedir ki, o gece hak yolcusunun ayni toplantiya ve marifette yetiskinler makamina ilk girdigi vaktidir. Nitekim Ibnü Farid bu mânâda su beyti ne güzel söylemistir:

" Eger o sevgili yaklasirsa bütün geceler Kadir gecesidir, Nasil ki bütün kavusma günleri Cuma günüdür. "


 

Kaynak :
1) Elmali Tefsiri
2) Mübarek Gün ve Gecelerde Yapilmasi Tavsiye Edilen Dua ve Ibadetler, Fazilet Nesriyat, 1983
 

KARTAL İSLAM PORTALI  
   
AYET  
  "De ki: 'Ey kitap ehli! (Gerçeği) görüp bildiğiniz hâlde, niçin Allah'ın yolunu eğri ve çelişkili göstermeye yeltenerek inananları Allah'ın yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz? Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.' [ Ali İmran Suresi 99 ]
 
HADİSLERDE DUA  
  Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Büyük zorluklara dûçar olduğunuz zaman "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir" zikr-i ce-mîlîne devam ediniz." (1)

"Cenâb-ı Hak, duada fazla ısrar edenleri sever." (2)

"Eğer bir kul, Cenâb-ı Hakk'a bir hususda duâ eder de icâbet olunmazsa onun yerine bir hasene, yani bir sevâb yazılır." (3)

"Bir babanın oğlu için duâsı, bir peygamberin ümmeti hakkındaki duâsı gibi makbuldür." (4)

"İyilik görenlerin iyilik gördükleri kimseler hakkında ettikleri hayır duâları reddolunmaz." (5)

"Ezân ile ikâmet arasında yapılan duâ müs-tecâbdır. Bu arada hemen duâ ediniz."(6)

"Kaderden sakınmak kaderi def etmez. Lâkin sâlihlerin duâsı, nüzûl etmiş ve edecek olan elem ve musîbeti def etmeğe ve kaldırmağa medâr olur. İş böyle olunca ey Allah'ın kulları, duâ ediniz." (7)

"Kur'ân-ı Azîmü'ş-şan her ne vakit hatmolu-nursa akabinde yapılan bir duâ müstecâbdır." (8)

"Bir kimsenin sevdiği bir kimse aleyhinde olan duâsının kabul olunmamasını Cenâb-ı Hakk'tan istirhâm eyledim." (9)

"Bir farz namazını huşû' ile edâ eden kimsenin o namazın akabinde vakı' olacak bir duâsı müstecâb olur." (10)

"Mazlumun bedduâsından sakınınız. Zîra bir kıvılcım sür'atiyle semâya icabete yükselir."

Fâcir de olsa mazlûmun duâsı makbûldür." (11)

"Cenâb-ı Allah buyurmuşdur ki: "Kim bana duâ etmezse ona gadab ederim." (12) Zîrâ bu hal ya gafletten, yahut kibirden ileri gelir

"Müslüman kardeşinin ayıp ve çıplak yerlerini setrederek onu dünyâda rüsvay etmeyen kimsenin ayıplarını Cenâb-ı Hakk kıyâmet gününde setreder." (13)

"Bir yerde yangın vuku' bulduğunu gördüğünüz zaman ''Allahü Ekber' diyerek tekrar tekrar tekbîr alınız. Zîra tekbir yangını söndürür." (14)

"Dünyânın geniş vakitlerinde, yani sıhhat ve servet ve asâyiş ve emniyet gibi esbâb-ı istirahat mükemmel olduğu bir zamanda Cenâb-ı Hakk'a ibâdet ve tâat ile kendini takdîm et ki muzâyakalı sıkıntılı bir zamanda seni lutf ile yâd edip gözetsin."(15)

"Ana ve babaya iyilik ömrü artırır. Yalan söylemek rızkı noksanlaştırır, duâ kazaya siper olur." (16)

"Kendisine iltica ile bir ricada bulunan kimsenin ricasını kesip atanın duâ ve ricasını da Allah kesip atar." (17)

"Bir mü'mine yapılan zillet ve hakareti görüp de men'ine muktedir olduğu halde muâvenette bulunmayanları Cenab-ı Hak mahşerde zelîl eder." (18)

"Her kim duâlarının kabûlünü, gam ve üzüntülerinin def olup kaldırılmasını arzu ederse sıkıntıda bulunanların imdâdına yetişsin." (19)

"İşlerde istihâre edenler, yani Allah'dan hayır dileyerek rızâsına muvafık hareket edenler zarar etmezler. İstişâre edenler de işin sonunda pişman olmazlar. İdâr-i maîşetinde isrâf etmeyip i'tidâl yolunu iltizâm edenler de fakr u zarurete düşmezler." (20)

"Bir işe başlamak istediğin zaman âkıbetini iyice tefekkür edip hayr u sevâbı mûcib ise devam et, şerr ü ıkâbı mûcib ise ictinâb et!" (21)

"Hikmet on parçadır. Dokuzu uzlette, diğer biri de sükûttadır. Yâni mâlâyâniden, kendisini ilgilendirmeyen ve lüzumsuz bulunan şeylerden hıfzeylemektedir." (22)

"Akâid-i fâside ve bid'at sâhiplerinin amellerini, ibâdetlerini Cenâb-ı Allah kabul etmek istemez." (23) Eğer tevbe edip ehl-i sünnet ve'l-cemâat i'tikadına rûcû' ederlerse kabûl eder.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh der ki: Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:

"Her bir peygambere etmesi için bir duâ verilmiştir. Ben ise ümmetime şefâat olmak üzere duâmı âhirete bırakmak istiyorum." (24)

Enes bin Mâlik'den gelen rivayette ise Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

"Her bir nebî Allah'dan bir dilekte bulundu. Yahud, her bir peygamberin Allah'a edeceği bir duâsı vardı. Her biri duâsını yaptı ve kabul olundu. Ben ise duâmı kıyâmet gününde ümmetim için şefâat kıldım." buyurmuşlardır.

Enbiyây-ı izâmın her duâsının müstecâb olması kuvvetle umulur ise de, kat'î olmayıp yalnız bir duâlarının kesin olarak kabûl edileceği kendilerine bil-dirilmişdir. O duâ, her bir nebîye Allah tarafından husûsî olarak verilen duâdır.

Ezcümle Hazret-i Âdem -aleyhisselâm bu müstecâb duâsını tevbesinin kabûl olması için; Hazret-i Nuh aleyhisselâm- kavmininin helâki ve berâberindeki mü'minlerin kurtulması için, Hazret-i İbrahim-aleyhisselâm- -i Mükerreme ve Beytullah için, Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm- Fir'avn'ın helâki için, Hazret-i îsâ -aleyhisselâm- gökten bir mâide, sofra indirilmesi için etmişler ve müstecâb olmuşdur.

Hazret-i Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz ise, bu kesinlikle kabul olunacağı Allah tarafından te'min olunan duâsını, ümmetine şefâat için âhirete bırakmıştır. Ne mutlu O'nun sünnetine sımsıkı sarılan mü'minlere.
 
Bugün 9 ziyaretçi (18 klik) kişi burdaydı!
bilal_3300@hotmail.com Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol